• 09 December 2022
  • 303
  • 0
Counseling
Kardeş Rekabeti

Kardeş Nedir?

Bu soruyu aklınıza gelen tüm kavramları kullanarak cevaplandırın. Ne çok şey düşündünüz değil mi? Sevgi, paylaşmak, dostluk, güven, sadakat, destek, eğlence, anılar…

İlişkilerimizin saf ve çıkarsız yanına işaret eder “kardeş” kavramı. Bundandır ki kardeşlik kavramını sadece aynı anne babadan doğmuş olmakla sınırlamaz; kan bağımızın olmadığı ancak derin bir gönül bağımızın olduğu dostlarımızdan bile bahsederken “kardeşim gibidir.” Sözüyle ilişkimizi tanımlar ve konumlandırırız.

Güzel duygular ve düşüncelerle bezenir kardeşlik kavramı.

Ebeveynler için kardeşliğin anlamı çok daha farklıdır. Anne-babalar, bir kardeşin varlığını kendilerinden sonra çocuğunun kuracağı ve ömür boyu güvenle sürdüreceği bir dayanak olarak görür. Bu düşünceye çevreden gelen talepler hatta baskılar hatta bazen ilk çocuğun kardeş talebinde bulunmaya başlaması eklendiğinde tekrar çocuk sahibi olmak için harekete geçilir. En önemli konulardan biri de doğru zamanlamadır.

Ebeveynlerin düşüncelerinde, kardeşlerin mükemmel dost olacaklarına dair hayaller yer alır. Ama bazen işler istendiği gibi gitmeyebilir ve ebeveynler hayal kırıklığı yaşayabilirler. Kardeşlik kavramı yukarıda değindiğimiz çağrışımların yanı sıra, rekabet veya kıskançlık, adına ne derseniz deyin, bazı sorunları da barındırır.

Neden bu özel bağ rekabet ya da kıskançlık gibi çatışmaları da barındırır?

Kıskançlığı “Soyaçekim” olarak tanımlar kimileri. Örneğin, “Babası da böyleydi, kıskançlıktan parmak emmişti!”, “Annesi de çok kıskançmış, kardeşini ilk fırsatta hırpalarmış”. Oysa durum pek de öyle değildir. Çünkü duygusal durumlar kalıtımsal olarak aktarılmaz.

Her çocuk kendi doğasıyla dünyaya gelir. Her çocuk güven, şefkat, sevgi, empati gibi birçok duygu ile var olur. Bu duygular zarar görmeye başladığında rekabet ya da kıskançlık gibi duygular beslenir ve öne çıkar.

Her çocuğun anne ve babası tarafından özel bir sevgi ile sevilmeye ve kendini güvende hissetmeye ihtiyacı vardır. Aileye yeni katılmış bir kardeş bu ihtiyacın daha az karşılanacağının habercisi gibi olur. Yeni kardeşe daha fazla ilgi ve değer verileceğini düşünen çocuğun duyguları karışmaya başlar. Üstelik kardeşi ile hemen oynamaya başlayabileceğini ve çok eğleneceğini düşünürken sürekli bakıma ihtiyaç duyan, kendini de abi ya da abla olmak zorunda bırakan bir varlıkla yüzleşmek işleri biraz karıştırabilir.

Aile ortamında her şeyden “Tam” isterken “Daha az” ile yetinmek durumunda kalacağını düşünen çocuklar arasında rekabet kaçınılmaz bir hal alır. Anne-babalar ise ne yapacaklarını şaşırmış bir durumda çözümler üretmeye çalışırlar.

Ne yapmalıyız ne yapmamalıyız?

Çocuklarınızın her birinin sizin için özel ve değerli olduğunu hissettirin. Çocuğunuza olan sevginizi; kurala, gerekçeye, kıyaslamaya ya da herhangi bir “en” e dayandırmadan ifade edin. Mesajınız çocuğa “Seni sen olduğun için seviyorum.” şeklinde geçmeli ve çocuğunuz tarafından hissedilmelidir.

Anneler çocuk rahime düştüğü anda annelik duygusuna boğulurlar. Babalar ise vakit geçirdikçe, paylaşım kurdukça babalık duygularının yükseldiğini hissederler.  İşte kardeşlik de böyledir. Kardeşler de paylaşım, vakit geçirme, ilişki halinde olma süreçleri sayesinde bağ kurar ve birbirilerine ait hissederler. Bu nedenle onların paylaşım kurmalarına fırsat ortamları yaratmak önemlidir.

Çocukların yaşadığı çatışmalara müdahale ederken hakem ya da dedektif gibi yaklaşmayın. “İkinizde haksızsınız, sen haklısın sen daha az haklısın, sen büyüksün anlayışlı ol ve sus, sen küçüksün sus, idare ediver.” gibi söylemler biz yetişkinleri bile manipüle edilmiş hissettirirken çocuklarımız için çözüm olacağını düşünemeyiz bile. Duruşumuzun “adil” olması çocuklarımıza güven ve değerli olma hissi verir. Her çocuğu eşit şekilde dinlemek, rol ve sorumluluk yüklemeden problemi konuşabilmek, sorunun çözümü için seçenekler oluşturmalarına ve seçim yapmalarına imkân tanımak, bunları yaşamlarına aktarmalarında rehberlik etmek “Adil bir profil” çizmek demek olacaktır.

Kıyaslama yapmak, kardeşlik ilişkilerine yapılabilecek en büyük darbelerden biridir.

Örnek göstermek ya da motive etmek için kurduğumuzu düşündüğümüz “Bak, ablan nasıl da tabağını sildi süpürdü, kardeşini görüyor musun hemen ödevini bitirdi, abin başını kaldırmadan ders çalışıyor.” gibi söylemler çocuklarda yetersizlik, değersizlik ve aşağılanmışlık duygularını beslemektedir. Oysa çocuklarınızın farklılıklarını zenginlik olarak görmek, güçlü yanlarına dair dönütler vermek ve gelişime açık yönleriyle ilgili destek olmak gerekmektedir.

Sonuç olarak kardeş kıskançlığı/ rekabeti bir anda ortaya çıkan bir durum değildir. Çocuklarımız bizi kulaklarıyla değil gözleriyle dinlerler. Bu yüzden çocuklarımızın mutlu kardeşlikler kurabilmeleri için ebeveyn tutumlarımızın amacımıza hizmet edecek şekilde olup olmadığını gözden geçirmeliyiz. Bununla birlikte kardeş kıskançlığı veya rekabetinin hemen hemen her ailede görülen doğal bir durum olduğu unutulmamalıdır.  Önemli olan bu durumun davranış bozukluğu haline dönüşmesine izin verilmemesidir. Ebeveynlerin tüm çabalarına rağmen bu sorun davranış bozukluğu boyutunda yaşanmaya geçilmişse uzman desteğine başvurularak daha sağlıklı bir süreç yönetimi şansı yakalanacaktır.

ÖZLEM KÖROĞLU ERKOL


It might interest you!