
- 13 January 2023
- 243
- 0
Çocuklarda Ölüm Algısı
Yas tutmak; sevdiğiniz birini kaybettikten sonra hissettiğiniz duygu, güvensizlik, ayrılık kaygısı, çaresizlik, üzüntü ve yalnızlığın birleşimidir. Bir başka deyişle “Yas”, kaybedilen kişi için duyulan özlemin boyutlarından biridir. “Özlem”, kaybedilen kişiye karşı duyulan ve aralıklarla tekrar eden geri getirme isteğini ifade eder. Yas sürecinin bir diğer önemli boyutu ise kişide ortaya çıkan ayrılık kaygısıdır. Ayrılık kaygısı, özlem duymayı, kişiye ilişkin düşüncelerden ayrılamamayı, ağlamayı, kaybedilen kişiyle ilişkilendirilen mekanlara ve objelere yönelmeyi içinde bulunduran bir duygu durumudur.
Çocuklarda ölüm kavramını algılamak yaşına, ait olduğu gelişim dönemine ve kişilik özelliklerine göre değişim göstermektedir. Bilişsel kurama dayalı olarak çocuklar, ölümle ilgili dört bilişsel yapı geliştirirler; işlevsizlik, geri dönülmezlik, evrensellik ve nedensellik. İşlevsizlik kavramı, yaşamı tanımlayan tüm işlevlerin ölüm ile kaybedilmiş olduğu anlamına gelmektedir. Geri dönülmezlik, ölen bir varlığın tekrar yaşama dönmeyeceği anlamına gelmektedir. Evrensellik; ölümün kaçınılmaz bir gerçek olduğunu ve yaşayan her şeyin öleceği anlamına gelmektedir. Nedensellik ise, ölümün bir biyolojik neden olarak ortaya çıktığını göstermektedir.
Genel olarak çocuklarda ölüm kavramı ve çocukluk dönemine bakacak olursak, çocukların ölüme ilgisi, duygusal bir tepki boyutundan öteye geçmemektedir. Her yaş seviyesinde değişen algılama düzeyi, çocuğun ölüm fikrini kabullenmesini kısa vadede gerçekleştirememektedir. Çocuğun zihinsel ve duygusal gelişimi ile paralel olacak şekilde, ölüm algısı çocuk bilincinde dönemler halinde yavaşça somutlaşan bir kavram haline gelmektedir.
ÖLÜM KAVRAMI ÇOCUKLARA NASIL ANLATILIR?
Öncelikle her çocuğun mizacı birbirinden farklıdır, bu nedenle her konuda olduğu gibi bu durumda da kendi çocuğunuzun mizacını ve duygu durumunu göz önünde bulundurmalı ve duruma uygun hareket etmelisiniz. Çocuğun etrafında bir ölüm gerçekleştiyse, bunu çocuğa açıklayacak kişi, çocuğun duygusal olarak en yakın olduğu kişi olmalıdır. Bu genelde ebeveynler olmaktadır. Direkt olarak bir uzman veya öğretmen tarafından bu konu çocuğa açıklanmamalıdır. Ölüm haberini çocuğa vermek için uygun bir ortam belirlemekte önemli detaylardan biridir. Ölüm haberinin açıklanacağı ortam kalabalık olmayan, sessiz ve sakin, çocuğun güzel anılarının olmadığı ve ileride de çok sık gitmeyeceği bir yer olarak belirlenmelidir.
“Tüm canlılar doğar, büyür, gelişir ve ölür, tırtıllar büyür kelebek olur”.
Çocuğunuza her şeyin bir başlangıç ve bitiş noktası olduğunu, her gün birilerinin doğduğunu ve her gün birilerinin öldüğünü, birisi öldüğünde artık onun bedeninin çalışmaz olduğunu detaylandırarak anlatabilirsiniz. “Kimi insanlar çok yaşadıkları için, kimileri hastalandıkları için kimileri ise beklenmeyen durumlar sonucu ölebilirler” gibi açıklamalar çocuğunuzun aklındaki soyut ölüm kavramını somutlaştırmaya yardımcı olacaktır. Ölüm kavramını çocuğa aktarırken “değişim” kavramını ele almak önemli unsurlardan biridir. Değişimin kaçınılmaz bir gerçek olduğunu ve dünyadaki her canlıda bulunduğunu, “tüm canlılar doğar, büyür, gelişir ve ölür, tırtıllar büyür kelebek olur” gibi somut örneklerle birleştirerek çocuğa anlatılması gerekmektedir.
En önemlisi, çocuklarınıza bu durumu algılayıp kabullenmeleri için zaman tanıyın. Onlardan gelecek her türlü tepkiye hazır olun. Çocuğunuz üzülüp ağlayabilir, hırçın davranışlar sergileyebilir veya hiçbir şey olmamış gibi tepkisiz kalabilir. Tepkiler ne yönde olursa olsun çocuklara olayı algılamaları ve özümsemeleri için zaman tanıyın. Konuyla ilgili sınıf ve rehber öğretmenleri bilgilendirmek ve okuldaki süreçte düzenli takibin yapılması konusunda okul ile iş birliği sağlanması önemlidir. Çocuğunuzun duygu ve davranışlarında çok büyük farklılıklar gördüğünüz takdirde uzman desteğine yönelmeniz gerekmektedir.
Eda Demirkol