• 07 October 2022
  • 437
  • 1
Turkish Culture
CANLI FOTOĞRAF PHASELIS ANTİK KENTİ

  Bazı anların aklımda bir fotoğraf gibi donup kalmasını isterim tıpkı ruhu olan canlı bir fotoğraf gibi. Bu canlı fotoğraflar kurtarıcıdır. En yoğun, yorgun anınızda gözlerinizi kapatır ve o canlı fotoğrafın içinde yaşarsınız. Dinlemekten bıkmadığınız güzel bir şarkı gibi hiç eskimez. Benim de öyle bir canlı fotoğrafım var ve sizi oraya, fotoğrafı zihnimde çektiğim yere götüreceğim “Phaselis’e”.

  Antalya’dan çıkın! Sabah erkenden çıkın, sadece 35-40 dakika sürecek güzel bir yolculuk yaşayacaksınız. Yolculuk boyunca güzel dağların arasından geçecek, orman ile denizin kucaklaştığı manzaraları izleyeceksiniz. Yolculuğunuzun sonuna geldiğinizde bir ormana gireceksiniz ve sizin gibi pek çok insanında orada olduğunu göreceksiniz. İçeriye girdiğinizde önce tarihi bir kapı karşılayacak sizi. Yaşayan bir tarih, adeta anıta dönmüş bir şekilde dimdik karşılayacak sizi. İlerleyin ve kadim ağaçlarla kuşanmış ormana girin. Ağustos böceklerinin neşeli sesleri kulaklarınızı dolduracak. Antik bir şarkıyı duyacaksınız, iyi dinleyin.

  Bir şemsiyeye ihtiyacınız yok, ağaçlar ve deniz nasıl burada Büyük İskender’i altın bir taçla karşıladıysa sizi de öyle karşılayacak. Bir ağaç seçin ve gölgesine yerleşin. Göğün denizle sarıldığı o anı kazıyın zihninize ve denize yürüyün. Öyle bir deniz ki bu, Persler, Romalılar, Bizans, Selçuklular ve daha birçok medeniyet ne savaşlar vermiş. Kim bilir kaç prenses, kaç kraliçe saçlarını bu denizde yıkamış.

Sakin, sabırlı ve gülümseyen bu bilge denize yürüyün.

  Yürüyün diyorum çünkü ayaklarınızın altında incecik kumların ipeğe dönüştüğü bir yol varmış gibi bu bilge denizin ortasına kadar yürüyerek ilerleyin. Su yavaş yavaş ayak bileklerinizden kavrayarak sizi saracak ve selamlayacak. Denizin içinde yürürken bu kadim orman ve su size harika şarkılar söyleyecek. Kendinizi bu ritme ve bu bilge denizin kuşattığı limana bırakın.

  Phaselis kentinde antik bir yolculuğa çıkın.  Çok dikkatli yürüyün çünkü, ayaklarınızın altında yaşayan bir tarih var. Bastığınız taşlardan geçen atları, orada koşturan çocukları ve Phaselis halkını düşünün. Artık masal gibi duran o çok eski hayatı… Hala ayakta duran kalıntılarda bir çarşı, bir antik tiyatro, anıtlar, birazı yıkılmış ama nefes alan evler…  Her yanı denize açılan bir pencere gibi bu kent.  Mavi ve yeşilin bir şiire dönüştüğünü, çok eski zamanlarda bile insanların mükemmel bir mimari zevke sahip olduğunu, size, kendileri yok olsa da yaşamlarına dair mükemmel ve kaybolmayan işaretler bıraktığını görüyorsunuz, duyuyorsunuz, hissediyorsunuz. Bir harabeyi değil kocaman, yaşayan bir kenti geziyorsunuz. PHASELIS’İ


It might interest you!